Ana içeriğe atla

''The Bear'' İncelemesi ve Aynı Zamanda Övgüsü

 


FX'in yeni kaliteli işi The Bear, abisinden kalan bataklık restorantı düzene sokmaya çalışan Carmen'in hikayesine odaklanıyor. Carmen aslında çok başarılı olmuş hatta ödül kazanmış bir aşçı fakat abisinin intiharından sonra ona kalan aile yadigarı restoran ile ilgilenmeyi kendisine görev biliyor. 8 bölümlük dizi yarım saatlik bölümleriyle sizi hem dizide tutuyor hem de bir çırpıda oturup bitirmenizi sağlıyor. 

Şahsen bölümlerin yarım saat civarında olduğunu gördüğüm anda diziye başlayıp bitirdim. Restorandaki disiplinsizlik ve kaotik ortam sizi kendine bağlıyor. Bu problemlerin de yavaş yavaş çözüldüğünü ilerleyen bölümler boyunca görüyoruz. Etrafındaki herkese değer katan Carmen, bazen de kendisine değer katacak birini arıyor hikaye boyunca. Bunu bazen ablasında, bazen anonim alkolikler toplantısında bazen de Sydney de arıyor. 

İlk bölümü bence fişek gibiydi. Mevzuya direkt daldı, evirip çevirmedi konuyu. Karakterleri de birinci bölümden attı önümüze hepsinin gelişimini takip edebildik. Şahsen favori karakterim Richie. Aslında problemli bir aile ilişkisi olan, sorunları eski yollardan çözmeyi tercih eden birisi Richie. Restoran sahibi Michael'in de en yakın arkadaşı. Restoranda düzenin değişmemesini istemesi, yemeklerde değişikliği kabul etmemesi, teknolojiye ayak uyduramaması ( ya da bilerek uydurmaması) Michael'ın emanetine bağlılığına işaret sanki. 

Gerginlik seviyesi yüksek, tartışmaların ve kazaların bol olduğu bir yapım The Bear. İkinci sezonun da geleceği birinci sezon finalinden anlaşılıyor fakat umarım bir aksilik olmaz ve yeni sezon gelir. Ramy dizisinin 6 bölümünü yöneten Christopher Storer dizinin hem yaratıcısı hem 4 bölümünün yazarı hem de 5 bölümünü yönetmiş. Storer'ın Bo Burnham ile de içli dışlı olduğunu belirteyim. Burnham'ın bazı projelerinde prodüktör olarak Storer ismini görmek mümkün. 

Gelelim sonuç kısmına. Bence The Bear 2022 yılı çıkışlı diziler arasında kendini kısa süresi, akıcılığı, kendini izlettirmesi ve kaotik ortamın hem çekimlerle hem müzikle iyi yansıtılmasıyla üst sıralara koyuyor. Aşçılık, şeflik, kısaca yemek, mutfak filmleri ile aranız varsa tam size göre bu dizi. Mutfağın Whiplash'i gibi düşünmek de haliyle mümkün geliyor bana. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Collapse Dizi İncelemesi

  Gain'in sıkıntı yaşamadığı bir konu varsa o da kaliteli içerikleri bünyesinde bulundurması. Daha önceki yazılarımda belirttiğim birçok dizi gibi The Collapse de harika bir iş. Çöken bir toplumda insanların davranışlarını, birbirlerine karşı yardım (ve bazen yardımsızlıklarını) öne çıkaran bir yapım The Collapse.  Her bölümünde farklı insanların hikayeleri anlatılan The Collapse'de gerginlik seviyesi ve stres varlığı yüksek. Bazı bölümlerde aksiyonun da işin içine girdiğini belirtmek lazım. Üç yönetmenin aynı zamanda oyuncu olarak da yer aldığı dizi 8 bölümden oluşmakta. Bölümler süre olarak kısa fakat hiç kapanmayan kamera çekimi ile Victoria benzeri bir etki yaratılmış. Alman filmi Victoria hoşunuza gittiyse bu diziden de yakın bir keyif alacağınızı düşünmekteyim. 

The Best Of Enemies Film İncelemesi

  2019 yılı çıkışlı The Best Of Enemies, yönetmen Robin Bissell'in ilk uzun metrajlı filmi. İlk filminde gerçek bir hikayeyi film yapan Bissell, 1971 yılı Kuzey Kaliforniya'sına bakış atıyor. C.P Ellis ve Ann Atwater isimli iki kişinin çekişmelerini konu alan film ırkçılık, ayrımcılık gibi meselelere değiniyor.  C.P Ellis dönemin KKK gruplarından birinin baş adamı ve Ann Atwater ise siyahilerin sözcüsü konumunda. Siyahi öğrencilerin okulunda çıkan yangın sebepli öğrencilerin nerede okumaya devam edeceği konusu ortaya çıkıyor ve bu meselenin çözümü için Bill Riddick isimli bir uzmanın düzenleyeceği çalıştayda konuların konuşulması sürecinde film ilerliyor. Sam Rockwell ve Taraji Henson'dan son derece iyi performanslar izleten film, iyi bir sona sahip.  Irkçılığı, birbirinden uzaklaşmayı, ayrımcılığı iyi anlatıyor film. İnsanlığın deri renginden gelmediği ve birbirinden sırf bu sebeple nefret etmenin manasızlığı bir kez daha film sayesinde yüzümüze vuruluyor. Film içinde Bill

El Comediante Film İncelemesi

  Netflixin geçtiğimiz aylarda çıkardığı El Comediante filmi (İngilizce ismiyle This Is Not A Comedy) gerçekten de hiç komik değil. Gabriel Nuncio'nun başrolde olduğu Meksika yapımı film Netflix özel yapımı. Nuncio'nun hem yönetmen hem senarist hem de başrol olduğu film bir komedyenin hayatını gözler önüne sunuyor. En yakın arkadaşının hamile kalmak amacıyla spermini istemesiyle Gabriel'in hayatı değişiyor. Sürekli gelgitler yaşayan Gabriel, hem komik olmayan hem de draması bulunmayan bir yapının ortasında kalıyor.  Nuncio bir şeyler denemek istemiş fakat ne komediyi ne de dramayı aktarmayı başaramamış maalesef. İzlemeye başladığımda bir stand up komedyeninin sahne dışındaki yaşamına odaklanıp malzemelerini nasıl bulduğunu anlayacağımız bir yolculuğa çıkacağımızı düşünmüştüm fakat sadece (yanlış hatırlamıyorsam) 2 stand up sahnesi görüp filmi bitirdik. Komedi desek maalesef değil ki hatta stand up yaparken anlattıkları bile baya yetersiz. Drama desek olaylar biraz kötü yerl