Ana içeriğe atla

#Etkileyici Dizi İncelemesi


Yapımcılığını aktör Murat Cemcir'in üstlendiği #Etkileyici Gain üzerinden yayınlanan, bir influencerın hayatına bakış attığımız bir dizi. Aslıhan Malbora ve Bertan Asllani'nin başrollerde olduğu dizide, yardımcı karakterlerin bazıları (örneğin İlker Kızmaz ve Mehmetcan Mincinözlü gibi) daha önceden tanıdığımız isimler. Dizinin konusu ise bir gece bir şeyler yapmak için sözleşen bir futbolcu ve influencerın başlarından geçenlerden. Sarhoş olup günün belirli bir bölümünü hatırlamayan influencer Leyla Demir yaşanan olayları anlamlandırmak için bir yola çıkıyor. Bölüm dakikalarının sabit kalmadığı dizinin ilk sezonunda 10 bölüm var. İkinci sezonun geleceği de dizinin bitiş şeklinden ve son bölümde sezon finali yazmasından kolayca anlaşılıyor. Tabi Gain'in bütçeyi başka işlere aktarıp yeni içerikler üretmesi ihtimaliyle dizi final yapmış olabilir. 

Yazılarımda çok fazla spoiler vermemeye dikkat ediyorum fakat spoilersız çoğu içeriği açıklamak da zor oluyor. Bu sebeple olabildiğince az spoiler vermeye çalışacağım. Leyla Demir yaşadığı süreci aydınlatmaya çalışırken ülkenin en büyük futbol kulübünün en iyi futbolcusunu karşısına alıyor. Davud'a karşı Goliyat hikayesine benzer bir düzlemde ilerleyen hikaye sezon finali ile tamamen başka bir noktaya ulaşıyor. Dizide bazı kısımların klişe olduğunu kabul etmem lazım. Diyaloglardan bazıları rastgele konuşulmuş gibi. Bunun dışında gereksiz olan sahneler de mevcut. Bölüm dakikaları sürekli değişen bir dizi için bunun iyi bir görüntü olduğunu düşünmüyorum. Pozitif bir şeyler söylemem gerekirse dizinin merak duygusu sizi son bölüme kadar izlemeye teşvik ediyor ve çalan müzikler Türkiye standartlarına göre baya iyi. 

Bazen geçmişe bazen günümüze gidip geldiğimiz dizide medyanın ve çevrenin baskısı sonuna kadar hissediliyor. Aslında acıların tamamen size ve en yakınlarınıza ait olduğunu görüyorsunuz. Türk örf ve adetlerinin zaten büyük bir kısmını mantıklı bulmamakla beraber çoğunun da eleştiricisi bir konumdayım. Dizinin hataları yok mu elbette var. Üçüncü bölümde bize söylenen bir durum aslında dokuzuncu bölümde bize 'o nası oldu ya' dedirtiyor.
Bu kısım Spoiler
'' Leyla'nın kulak muayenesi sonrası doktorumuz sol kulakta işitme kaybı olduğunu söylüyor fakat dokuzuncu bölümde gördüğümüz video kaydı ile aslında Leyla'nın sağ kulağını çarptığını görüyoruz.'' Şahsen ben doktor değilim ama sanki mantıken uymuyor gibi geldi bana. 


Kapanışa gelirken şunu belirteyim dizi mükemmel veya harikulade değil. Ben izlerken zevk aldım ve merak duygusu beni son bölüme kadar izlemeye itti. Bölüm sürelerinin kısa olması da insanda kaybım zaten az olur duygusu oluşturabiliyor. Benim diziye puanım 7.5. Türkiye sınırları için fena bir iş değil ve yeni yeni ortaya çıkan 'Streaming Platform'lar için gayet uygun bir dizi. Günümüz konularına değinilmesi ve aslında zaman zaman hepimizin içinde bulunduğu durumları gösteriyor bize #Etkileyici. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Collapse Dizi İncelemesi

  Gain'in sıkıntı yaşamadığı bir konu varsa o da kaliteli içerikleri bünyesinde bulundurması. Daha önceki yazılarımda belirttiğim birçok dizi gibi The Collapse de harika bir iş. Çöken bir toplumda insanların davranışlarını, birbirlerine karşı yardım (ve bazen yardımsızlıklarını) öne çıkaran bir yapım The Collapse.  Her bölümünde farklı insanların hikayeleri anlatılan The Collapse'de gerginlik seviyesi ve stres varlığı yüksek. Bazı bölümlerde aksiyonun da işin içine girdiğini belirtmek lazım. Üç yönetmenin aynı zamanda oyuncu olarak da yer aldığı dizi 8 bölümden oluşmakta. Bölümler süre olarak kısa fakat hiç kapanmayan kamera çekimi ile Victoria benzeri bir etki yaratılmış. Alman filmi Victoria hoşunuza gittiyse bu diziden de yakın bir keyif alacağınızı düşünmekteyim. 

The Best Of Enemies Film İncelemesi

  2019 yılı çıkışlı The Best Of Enemies, yönetmen Robin Bissell'in ilk uzun metrajlı filmi. İlk filminde gerçek bir hikayeyi film yapan Bissell, 1971 yılı Kuzey Kaliforniya'sına bakış atıyor. C.P Ellis ve Ann Atwater isimli iki kişinin çekişmelerini konu alan film ırkçılık, ayrımcılık gibi meselelere değiniyor.  C.P Ellis dönemin KKK gruplarından birinin baş adamı ve Ann Atwater ise siyahilerin sözcüsü konumunda. Siyahi öğrencilerin okulunda çıkan yangın sebepli öğrencilerin nerede okumaya devam edeceği konusu ortaya çıkıyor ve bu meselenin çözümü için Bill Riddick isimli bir uzmanın düzenleyeceği çalıştayda konuların konuşulması sürecinde film ilerliyor. Sam Rockwell ve Taraji Henson'dan son derece iyi performanslar izleten film, iyi bir sona sahip.  Irkçılığı, birbirinden uzaklaşmayı, ayrımcılığı iyi anlatıyor film. İnsanlığın deri renginden gelmediği ve birbirinden sırf bu sebeple nefret etmenin manasızlığı bir kez daha film sayesinde yüzümüze vuruluyor. Film içinde Bill

El Comediante Film İncelemesi

  Netflixin geçtiğimiz aylarda çıkardığı El Comediante filmi (İngilizce ismiyle This Is Not A Comedy) gerçekten de hiç komik değil. Gabriel Nuncio'nun başrolde olduğu Meksika yapımı film Netflix özel yapımı. Nuncio'nun hem yönetmen hem senarist hem de başrol olduğu film bir komedyenin hayatını gözler önüne sunuyor. En yakın arkadaşının hamile kalmak amacıyla spermini istemesiyle Gabriel'in hayatı değişiyor. Sürekli gelgitler yaşayan Gabriel, hem komik olmayan hem de draması bulunmayan bir yapının ortasında kalıyor.  Nuncio bir şeyler denemek istemiş fakat ne komediyi ne de dramayı aktarmayı başaramamış maalesef. İzlemeye başladığımda bir stand up komedyeninin sahne dışındaki yaşamına odaklanıp malzemelerini nasıl bulduğunu anlayacağımız bir yolculuğa çıkacağımızı düşünmüştüm fakat sadece (yanlış hatırlamıyorsam) 2 stand up sahnesi görüp filmi bitirdik. Komedi desek maalesef değil ki hatta stand up yaparken anlattıkları bile baya yetersiz. Drama desek olaylar biraz kötü yerl